Medya, kültürün ulusal ve uluslararası düzeyde bireylere ulaştırılması noktasında önemli bir görev üstlenmektedir. Özellikle toplumsal hayatta bireylerin çeşitli sosyal ihtiyaçlarını gidermek için sıklıkla başvurdukları önemli bir kaynaktır. Sosyal medya ise; yeni nesil web teknolojilerinin kullanıcıya getirdiği kolaylık ve iletişim hızı sayesinde eş zamanlı bilgi paylaşımının bireylerce takip edildiği dijital bir platformdur. Teknolojinin gelişmesi, sanayileşme, eğitim düzeyinin, ekonomik ve sosyal refahın artması insanların gıdalara ve sağlıklı beslenmeye olan ilgisini arttırmış, bilinçli beslenme günümüzde toplumun ilgisini çeker hale gelmiştir. Bu durum sosyal medyada gıda ile ilgili açıklama ve haber sayısını da arttırmıştır. Ancak doğru ve yeterli bilgi sahibi olmayan kişilerce yapılan yanlış açıklamalar tüketicide kafa karışıklığına neden olabilmektedir. Tüketici doğru bilgi kaynağını bilememekte dolayısıyla bilgi kirliliği oranı beraberinde artarak, tüketicinin beslenme konusunda daha büyük yanlışlar yapmasına yol açmaktadır. Yani hayatımızın her anında olan sosyal medya gideceğimiz yerden yiyeceğimiz yemeğe kadar karar mercii olmuş durumda. Aynı zamanda yemek yerken bize eşlik eden telefon ya da tabletler yediğimiz yemekten aldığımız zevki ve tadı dahi etkiliyor. Yani araştırmalara göre yanımızda bulunan telefon ya da izlediğimiz bir video gönderilen sinyaller sayesinde tat alma duyusunda azalmalara yol açıyor.
Gıda ve beslenme konusunda tam anlamı ile günümüzde gerek sosyal medyada gerek basılı yayınlarda büyük bir bilgi kirliliği mevcuttur. Medyada gıda konusundaki bilgi kirliliği; gereksiz ve yanlış bilgilerle “bilgi obezitesi” olan toplumun, bilimi temel alan “bilgi diyetine” ihtiyacı vardır.
Yapılan çalışmaların sonucuna göre en çok etkilenen kesim olan genç kızların anoreksiya eğilimleri sosyal medya kullanım süreleriyle ilişkili bulunmuştur. Anoreksiya ölümle sonuçlanan nadir beslenme bozukluklarından biridir. Ancak günümüzde ergenlik dönemindeki genç kızlarda giderek artmaktadır. Bunun en önemli etkilerinden biri ise sosyal medyanın güzellik üzerine kalıplaşmış yargılarıdır. Hartman Grup araştırmacılarının sonuçlarına göre ise; öğünden yaklaşık 2 saat önce sosyal medya üzerinden takip edilen sayfalara göre tüketilecek besin tercih ediliyor. 2016 yılında yapılan başka bir çalışma ise; sosyal medya görsellerinin kullanıcılarda aç olmasa dahi bir şeyler atıştırma isteği oluşturduğu yönünde. Özellikle iştah kontrolünde zorlanan kişiler sosyal medya kontrolünü elden bırakmamalılar. Yani iştah baskılamada da iştah arttırmada da sosyal medya baş karakter olabiliyor. Öğün planlamalarında sosyal medyada gördüğümüz doğru veya yanlışlığından emin olmadığımız ya da bizim için doğruluğundan emin olmadığımız kurallara göre bir şekillendirme yapıyoruz. En ideal yöntemi bulmaktansa bizim için en doğrusunu bulmak daha önemlidir. Bu sebeple sağlığınız için bir uzmana danışmalısınız. Geleneksel medyada ya da sosyal medyada gördüğümüz kişiler uzman olmasına rağmen genel bilgi verdikleri için sizin doğrunuz olmayabilir.
EFLATUN SAĞLIKLI YAŞAM MERKEZİ
DİYETİSYEN TUĞBA ÇELİK